Skip to main content

Konuştuğumuz tavanlar bile farklı

Kimi zaman insanlar tavanlara bakıp konuşur. Bunu yapanlar ya çok içe kapanık yada çok dışa dönük insanlardır. Zaten bu ikisi aynı şeydir. Bir şeyin ifrat'ı ve tefrit'i aynı zararı verir insana. Tavanlar konusunda maddi gelir ile pürüssüzlük doğru orantılıdır. Ben daha pürüzlü bir tavanla konuşmanın daha doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü karakter sahibi tavanlar var, insan hayatı gibi. Kimi zaman içine çökmüş, kimi zaman dışarıya dönük. Yada çatlamış mesela, büyük bir dert yaşayıp çatlamış. Veya yama yapılmış. Bir hikaye, bir yaşanmışlık var. Hâliyle bir derinlikte katıyor, tavana ve bakan insana. Maddi gelirin yüksek olduğu evlerde (yani pürüssüz olarak adlandırılabilecek tavanlarda) fiziki derinlik daha az olduğu için ona bakan insanda hâliyle sığlaşıyor. 

Neye bakıyor, ne görüyoruz ? Zihnimiz ne görüyor? 

Her gün yüzlerce marka sembolü, slogan, reklam görüyoruz. Hepsi bir duvardan, tavandan çok daha fazla uyarıcı. Beynimizin bizim dahi farkında olmadığımız alanlarına zuhur ederek inanç, fikir ve amaç aşılanıyor. Ve şiirlerde genelde silgiler beyaz olarak zikredilir. Tavanla da beyazdır. Yani, Zihnimize tohum olarak atılan tüm o fikirlerin, cinayetlerin, şiddetin, nefretin, kinin tek düşmanı tavanlardır.  Bir dostumun  durduğunda, durabildiğinde olanlardan bahsetmiştim. Farkında olana ve cesareti olana durabilmek, bulunduğu odacığın üstüne bakmak kadar basittir. 

Kimisi de temizlenmek için "Konuştuğumuz tavanlar bile farklı" başlığında bir yazı yazı yazar. 

Sağlıcakla.