Skip to main content

Soyguna Soyulmuşlar


Geçenlerde, şu bir insanın hakkını başka bir insana satan kurumlardan birindeydim. Bulunduğum bankaya maskesiyle bir adam geldi. Kimsenin gözünün içine bakamadan  “bu bir soygundur ha” dedi. İçimden klişeliğine güldüm durumun. Ayrıca tüm bu klişeye kendi şivesinden nühanslar getirip kişiselleştirmesine daha çok güldüm. Derken beklenmedik bir şey yaşandı. Hâddinden fazla polis oradaydı. Ve üzerindeki fermuarlı ceketin cebinden silahını çıkarıp, soygun(oldukça nevi şahsına münhasır olan) cümlesini söylerken fark etti bunu. Ve hemen silahı yere atıp kaçtı. Ben tüm olaya şahit oldum. Silahı çıkarırken elinden düşürdüğü minik kağıt, uçup uçup ayaklarıma kondu. Bende aldım onu. 

Ardından ifadeler falan alındı, silahın aslında boş olduğu öğrenildi. Adamı yakalayamadılar.

Telefonun titreşimleri ile irkiliyorum, çünkü düşünceler uykumu getirmiş. Mesajı atan Aylinim. Bu beni hep çok heyecanlandırıyor. 

  • ‘Yol sokak, no 7, 14. kat, daire 32 buzdolabı arıza kodu no: 14’

Arıza kodu 14, genelde rutin bakımların olmamasından kaynaklanır. Buzdolabının gazı biter ve bu arızayı verir. Zor bir işlem değil. Bende Harun’a bunu tek başıma hâlledebileceğimi söyledim. Biraz geleyim diye tutturdu, anlamadım bende.Sonunda anlaştık, tamam dedi.

Atladım arabaya, Sezen aksu - Zalim dinleyerek koyuldum yola. Vardım sokağa. Hemen müşteriyi aradım arabada. Böyle tecrübelerim var, binaya girmeden müşteriyi ara. Ya evde yoksa? 

Telefonu açtı anında, henüz evde olmadığını söyledi utanırcasına. 10 dakika beklemem gerektiğini söyledi bana. Beklerden koyuldum bende, kafede bulduğum kitaba. “Gönlümün Kül Tablası” ‘na.

Öngördüğün sadece küpesizlik ve iyilik
Sadece iyilerin, sessizliği
sevgilim.

24 kere astım kendimi
48 kez sadece son iki günde 

Sadece tadına baktığın ve
ve haddinden fazla
haddi yüzünden
sevdiğin uçurumlar


Etine bir şeyler tutturmak, küpe dahi olsa, sadistliktir aslında. Ve kendine acı çektirmenin nihayeti, kastî bir ölümdür sanırım. Şairde bundan bahsediyor galiba. Ve iyiliğin, sessizlikten yola çıktığından bahsediyor galiba. İntihar ise, saat başı yaptığı bir şey şairin, bundan haz aldığı ortada. Sadece tadına baktığından kaynaklı, bundan aldığı hazzı daha iyi anlayabiliyoruz. Ayrıca had, huduttan gelmektedir. Hudut ise sınır ve çizgi demektir. Bir uçurumu haddinden fazla seviyor ve bunu o uçurumun sınırı yüzünden seviyor. Yani hep sınırda, bu uçurumun, süreklide tadına bakıyor. 

Arabanın camının titreşimleri ile irkiliyorum, çünkü düşünceler uykumu getirmiş. Müşteri, firmanın logosunu görünce cama tıklamış. İniyorum arabadan, yağmura çok müsait bir hava var. Müşteriyle tanışıyoruz, adı Kâmilmiş. Tokalaşıyoruz bile(bu bizim sektörde pek gerçekleşen bir şey değil). Merdivenleri tırmanıyoruz, eve giriyoruz. Ayakkabılıktan anladığım kadarıyla Kâmil de tek yaşıyor. Buzdolabının içinde ancak bir insana yetecek yiyecekler var. O hazin kokuyu alıyorum buzdolabından. Yoksulluğun buzdolapları kokar. Eğer o kokuyu bilmiyorsan ne kadar şanssız olduğunun bilincinde değilsin. Elindekinin kıymetini bilemezsin çünkü.