Skip to main content

Mahşer Günüme Mektup - 1

Şu güne kadar yaşamış, bundan sonrada yaşayacak herkese bir mektup yazılabilir mi?

Aslında tüm yazdıklarımızı tüm bilinçliler okuyacak. Zira, mahşer gününe inanmak bunu getirir. Bende bu gece, tüm insanların okuduğunun bilincinde olup yazacağım bunları. Bu yükü kaldırmak, kaldırabilmek bile bir mesele. Aslında yük metaforu, bu gibi durumlar için oldukça yetersiz. Çünkü yük, taşıyabileceğinden ağır geldiğinde kaldıramazsın. Ben bunu taşıyamıyorum ama yazacağım. Yamuk ve yumukta olsa. 

Gerçi mahşer gününde benim bunu yazdığım süreci görüp, okuyacak insanlar, biliyorlar ne olduğunu. Sadece yaptığım için yapıyorum.

Bu gün günah işledim, hiç bir şey yapmasam bile banka app'ini kullandım. Veyahut, kendim için dilediğimi kardeşim için dilemekten aciz kaldım. Her gün bir kişinin öldürüldüğüne şahit olsan emin ol alışırsın. Bende öyle, alıştım günah işlemeye. Günah, genç bir saat gibi tıkır tıkır işliyor. Tıngır mıngır yazmaya gayret ediyorum bunları.  

Aslında bu gün, başka bir milat. Bu gün neler olduğunu mahşerde benimle birlikte bunu izleyen insanlar biliyor. Mahşer gününün savunmasızlığı, çaresizliği beni yiyip bitiriyor. Bu güne sebep olan şeyleri yaptım, neden ve neleri düşünerek yaptığımı biliyorsunuz. Biliyorsunuz, günah işledim ancak nasıl olduysa birazınız bana hak veriyor. Tutuklu kalmıştım. Hem vücudum hemde dilim. 

Bu gün fiziksel acı çekmek istedim.Hatta ormanlık bir alandan geçerken âni bir fren böğürtüsüyle ölmek istedim. Düşünerek var edilebilen bir şey idi bu. Arkamdan ağlayan insanları hayal ettim. En fazla 30 kişi göz yaşı döker. 1-2 seneye 25'i unutur. 3-5 seneye ise 1-2 kişinin aklına ara sıra gelirim. 50-60 yıla ise kimsenin aklına gelmem. Ne şairleri, ne dava adamlarını, ne değerli insanları yuttu bu zaman denilen şey. Tabii yutacak. 

Tâbi olursak, bu dünya tarafından biz yutulacağız. Alışılmış cümlelere, siyasetçilere ve sahte din adamlarına. Lütfen, tâbi olmayalım.

Allak ve bullağım.

Toparlar isem, devam edeceğim.