Skip to main content

Modern Sızıntılar

Modern sızıntılar” dedim, “ne bu abi” sorusuna karşılık. Adeta şehrin damarları olan caddedeki arabaları göstererek sordu bana bunu. intihar etmeyi planladığım, oldukça yüksek bir köprünün üzerindeydik. Zorlanarak sardığımız sigaranın verdiği yetki ve bıraktığı etkiye dayanarak yavaş ama aheste adımlarla gelmiştik.Arkasında duramayacağımız afilli cümleler kurmayı çok seviyorduk. sigara içtikten sonra su içmeyide.Gözlerimi kapattığımda kabile hâyatı süren bir amazon kızıydım. Modern sızıntılardan kurtulduğumu düşündükçe, toprak ana büyük memeleriyle beni emziriyordu. Ben hiç bir zaman inanmadım memelerin seksi bir şey olduklarına. Olsa olsa eksiklik psikolojisi.Hiç yaşamamış olmak belkide buydu. Tanrının kaderini yazarken yazdığı klavyesi bir tuşa basılı kalmışta ömrüm boyunca onu okumuşum gibi.Eğer hiç yaşamamış olmayı diliyorsan var olmuşsundur. Bunun gibi paradokslar bu gece bu köprüde olmamızı sağladı.Sivrisinek köprünün ayağında dökülmüş biraların üzerindeyken bir ağıt yaktı. Çocukları benzinlikteki yezitler tarafından kapana kıstırılıp öldürülmüştü. Üstelik tek sebi insan denilen aşşağılık hayvanların rahatlığıydı.Doğada avın avcısına tuzak kurduğu belkide ilk kez görünüyordu. Gayet açıktı aslında doğa ananın üvey evlatları olduğumuz ve bizi hiç emzirmediği. Tam şu anda, bir kurbağa durup asker selamı verdi sineğe.Şehit olan oğlu hatrına. Zaten her şeyi daha zor yapıyordu mevsimine uymayan yağmurlar. Yağmurun romantik bir şey olmadığını damı akıtan bir evde oturduğuma anladım.Mutlu aileler birbirine benzer gülünce, damları akıtmasına rağmen.Bundan ötesi cinayet zaten diyip kendimce sırıttım. Cinnet bir sığınaktı belki cennetten bize arta kalan ve bir yağmurdun cinler, cennetin damından akan. Eğer son anda secdeye kapanan firavunla 

komşu olacaksam, dol yada dökül! Hangi sırattan yapıldığını bilmediğim köprüdeyim.


Dökülki bir anlamı olsun;

Yarım asırlık ömrünün.

Dökülki akmasın dam

Dökülki akmasın kan


Ben çeyrek asırdır kördüm

Dökülki çözülsün bu kördüğüm

Dökülki salt kalabilisin can

Dökülki patlasın bu tufan


Dedesi ibrahim olana mirastır peygamberlik

Ve tanrı, Taş Kağıt Makas dercesine bilinmedik

Aynı kaynaktan gelen üç yol bırakmışken bizlere

Elbette imkansızdır tanrının zar atma ihtimali


bir istikbalki göklerde olan

ve bir intihar ki köprüden düşmeye bakan.

her olasılık bir ihtimal olan

bir son ki köprüden düşenlere bakan


Çağın ve tabiatın ortak, yanlış sorusu şuydu;

Postacılara posta hiç gelmezmiydi

ne zaman düşeceğimizi kimse görmezdi, bilmezdi.

Hayat dedi kulağına tabiat ana, hayat.


Ve diğeride kader diye fısıldadı kulağına

biliyorsun her zaman cevap geldi dualarına

başladığın yere dön ve gir toprağın altına

eteklerimin altına en dik kamburlarıma!


arkadaşımın gözlerinden yansıyan arabaları izlediğimde farkettim bir terslik olduğunu.Her şey olması gerektiği gibiydi. Ama herkes olması gerektiği gibi değildi.Sinirlendim, kimse üstüne düşeni yapmıyordu. yapmadığı gibi başkasından hareket bekliyordu.bağırmaya başladım, üzüldüm ve haykırarak “ne bu abi” dedim.