Skip to main content

-1

Ne dağların dağlara saygısı,ne papatyanın güle sevgisi,ne toprağın ırmağa hürmeti ne de sevgilim , sevenin sevdiğine hayranlığı, özümden özüne koşuyorum annesinin ölümünü duyuran feryat figan bir çocuk gibi. Günahkarın tevbesiyim ben ,yolcunun uzaklara dalıp giden gözleriyim , gözlerin görmek istemediği bir yakınlıktayım sana, sanki ayaklarının altında bir mezardayım ,san ki , ölümü öldürmüş amansız bir savaştayım , öyle her vakit, vakitsiz, apansız kapındayım.
Bilmiyorum kimim ,neciyim ,neden böyle deliyim. Biliyorum vuslatı kefen edip ,vefayla yıkanmışım , biliyorum çaresiz kalır her aşığın gözyaşı cemre olur baharda ,her yaprağa düşer seherlerde , çiğ olur her yer , çiğ yer bendini her aşık. Her kavşağın ardında sürprizler sunar hayat , ister yaşa ister öl ,her kavuşmak kayıp yollardan geçer bilirim,o yüzden sorma dermanımı ,kerim olana şahitlik et , çok önceydi göz ağrısı, çok inceldi kavuşana dek , çok severdi tevbeler kapısını.