Skip to main content

KADERİN ÖRÜNCEĞİ

      Gel birlikte bazı şeyleri düşünelim.Düşünelim ki farkedebilelim.Farkındalığımız arttıkça nerde ve nasıl yanlış yaptığımızı keşfedelim.Belki bazı farkındalıklar beraberinde düşüncelerimizi değiştirir.Düşüncelerimiz değiştikçe hatta geliştikçe yaşamımıza olan faydası kaçınılmaz olacaktır. Örümcekler tüylü ve ürpertici olarak bilinir bir çok insan tarafından.Dünya üzerinde 34 bin tür örümcek olduğu bilinmektedir.Biz şu an bunları bir kenara bırakıp, örümceklerin yaptıkları daha doğrusu ördükleri ağları konuşalım.Örümceklerin ördükleri  ağları incelersek; muazzam bir işçilik, muazzam bir simetri ve güzellik görürüz. Fakat her yerde örümcek ağlarını görmemiz mümkün değildir.Örümcek ağlarını ancak uygun koşulların, uygun ortam şartlarının olduğu yerde görebiliriz.Bu ağların hangi koşulda ve hangi ortamda örülebileceğini en iyi örümceğin kendisi bilir.
İnsan, kendi yaşamında olan kader ağlarının doğru olmadığını düşünen ve kendi yaşamındaki olumsuzluklardan şikayet eden bir canlıdır. Örümcek ağlarının örülebilmesi için en uygun ortam koşulunu bilen ağın sahibi ve sanatçısıysa,
Kader ağlarının da örülebilmesi için en uygun ortam koşullarını bilen, kader ağlarını ören yaratıcıdır. Peki kader ağlarını ören insanın bizzat kendisi değilse, insan kader ağları karşısında nasıl bir pozisyonda ve yetkinliktedir?
Yine örümcek ağlarına dönelim.Örümcek ağlarına, örümceğin kendisi dışında bir canlı takıldığında aniden paniklemeye ve telaşlanmaya başlar. Diyelim ki örümcek ağına takılan bir sineğimiz var. Sinek; örümcek ağının muazzam düzeninden, muazzam simetrisinden habersiz ve bilgisiz olduğundan dolayı telaşlanması, korkması, şikayetçi olması çok normaldir. Fakat örümcek ağına takılan sinek değilde ağı ören örümceğin kendisi olsaydı; daha sakin ve daha emin adımlarla ağdan kurtulabilirdi.
İnsan kader ağlarında, örümcek ağına takılan sineğimiz gibi reaksiyonlar gösterebiliyor. Örümcek ağına takılan sinek pozisyonuna sokabiliyor kendisini. Kader ağlarını örenin yaratıcı olmasından ve yaratıcının kendi ruhundan insana vermesinden dolayı, insan yalnızca örümcek ağına takılan sinek gibi değil, örümcek gibi pozisyon almalıdır. Bu pozisyonun gerekliliklerinden biri istemek ve dua etmektir.Kader ağları sonsuz olasılık ve ihtimalle örülür. İnsan yaşamındaki ağlardan rahatsızlık duyduğunda, bunun değişmesi için harekete geçmelidir. Dua etmek en güzel hareketlerdendir. Dua sözlü veya fiili olarak iki türdedir. İnsanın yapması gereken hem fiili hem de sözlü duasını yerine getirmektir. Yaratıcı eğer vermeyi istemeseydi, insana isteme duygusunu vermezdi..
“İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır” (Necm, 53/39) mealindeki âyette insanların çalışmaları ile alacakları sonuç arasındaki ilişkiye dikkat çekilmiş ve bu çalışmanın fiilî bir dua manasına geldiğine işaret edilmiştir. İmam Şafiî şiirinde
''Duayla alay eder, onu küçümser misin
Dua nelere kâdir, nereden bileceksin
Gecenin okları hedefi şaşmaz ama
Zamanı vardır
Ulaşır yerine saati dolduğunda
Rabbim istemezse tutar okları
Kaderin hükmü varsa, açar yolları.'' Demiştir.
Hayattaki beklenti ve isteklerimizin olmaması bizi isyana düşürürse eğer; örümcek ağına takılan sinek gibi hareket etmeye başlarız.Kader ağlarını örenin, şüphesiz bu ağı muazzam ve kusursuz ördüğünü bildiğimiz taktirde farkederiz ki örümcek ağına takılan sinek gibi değil, o ağı bilen başka bir örümcek gibi hareket ediyoruz.Daha sakin ve daha sabırlı..